Sorumlu Bankacılık Uygulamaları: Benchmark Araştırması 2020
- Çevresel, sosyal ve yönetişim (environmental, social and governance - ESG) faktörlerinin iş stratejilerine ve risk yönetimi çerçevelerine entegrasyonu konusuna odaklanan Benchmark araştırmasında; 30 banka değerlendiriliyor.
- Araştırma sonuçları, değerlemede kullanılan ESG kriterleri açısından, az sayıda bankanın yüksek puan alarak, bu konudaki yenilikçi yaklaşımlarıyla rakiplerinin önünde yer aldığını gösterirken; “üstün” sürdürülebilirlik performansına sahip bir bankanın olmadığına dikkat çekiyor.
- Araştırma kapsamında değerlendirilen bankaların yarısından fazlası, ESG kriterleri açısından sınırlı bir sürdürülebilirlik yaklaşımına sahipken; araştırmada, ESG kriterlerine ilişkin açık ve ölçülebilir hedeflerin belirlenmesinin henüz yaygın bir uygulama olmadığına dikkat çekiliyor.
- Çevre boyutuna ilişkin yapılan değerlendirmelere göre, bankaların sorumlu ürünlere odaklandığı tespit edilirken; sunulan ürünler açısından sosyoekonomik sorunların henüz tam olarak ele alınmadığına vurgu yapılıyor.
Uluslararası denetim ve danışmanlık firması Mazars, bankaların sürdürülebilirlik yaklaşımını, ticari/iş uygulamalarına nasıl dahil/entegre ettiğine ilişkin küresel araştırma raporunu yayımladı. Raporda, çevresel, sosyal ve yönetişim kriterlerinin (ESG) bankaların stratejilerine henüz tam olarak entegre edilmediğine dikkat çekiliyor. Sorumlu bankacılığın gelişimi açısından, bankaların ESG kriterlerini risk yönetimi çerçevelerinin bir parçası haline getirmesi ve bu kriterlere ilişkin performanslarını etkili bir şekilde ölçebilmesinin kritik öneme sahip olduğu vurgulanıyor.
‘Sorumlu Bankacılık Uygulamaları: Benchmark Araştırması 2020' Raporu, araştırma kapsamında değerlendirilen 30 bankadan sadece üçünün, ESG faktörlerinin büyük çoğunluğunda en iyi uygulamaları sergilediğini; 10 bankanın bazı faktörlerde sürdürülebilir bir yaklaşım gösterdiğini ve bankaların yarısından fazlasının (17 banka) ise ESG faktörlerinin büyük çoğunluğunda sınırlı bir sürdürülebilirlik yaklaşımına sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Değerlendirme kapsamında Barclays, BBVA, Citi, Credit Suisse, Santander ve UBS gibi bankaların yer aldığı araştırmada Mazars, kültür, yönetişim, risk yönetimi, raporlama, hedefler gibi alanlara ilişkin belirlediği ESG kriterlerinin %90’ından fazlasında olumlu puan elde eden; bir diğer ifadeyle ‘üstün’ sürdürülebilirlik performansına sahip bir bankanın olmadığını tespit etti.
Rapor, sosyal hareketlerin yükselişiyle finansal aktörlerin yatırımlarının sadece çevresel olarak değil, aynı zamanda sosyal açıdan da kapsayıcı ve sürdürülebilir olmaya odaklanılan ve bu kapsamda bankaların amaçlarını ve değerlerini yeniden gözden geçirerek derinlemesine değerlendirdiği bir zamanda yayınlanması itibarıyla da büyük önem taşıyor.
Mazars Partneri Leila Kamdem-Fotso raporla ilgili olarak görüşlerini paylaştı: "Covid-19’da ekonominin ayakta kalabilmesi için bankacılık sektörünün, hükümetler ve düzenleyicilerle birlikte çalışmasının olumlu olacağını belirtti. Araştırma sonuçları, bankalara, krizin acil önceliklerin ötesine bakma, amaçlarını ve değerlerini yeniden değerlendirmek üzere önemli bir bakış açısı sunuyor. Aynı zamanda raporumuz, en iyi uygulamalardan yola çıkarak, bankaların, işlerinin, müşterilerinin ve toplumun iyiliği için ESG faktörlerini yatırım kararlarına gerçekten entegre edebilmeleri için bir yol haritası sunuyor.”
Birleşik Krallık Mazars Ruhsatlandırma Başkanı olan Virginie Mennesson ise raporla ilgili olarak şunları ifade etti: "Politikacılar, Covid-19 sonrası toparlanma döneminde önemli bir rol oynamasını bekledikleri için gözlerini bankacılık sektörüne çevirdi. Avrupa'da güçlü toparlanma, herkes için adil ve sürdürülebilir bir gelecek sağlamak üzere uzun vadede yeşil ve sürdürülebilir yatırımları teşvik eden bir sistem ile mümkün olabilir. Araştırma bulguları, ESG faktörlerinin kurumsal stratejilere, yönetişim yapılarına ve risk yönetimi çerçevelerine entegre edilmesi sürecine az sayıda bankanın yön verdiğini, çoğu bankanın ise bu konuda daha fazla yol kat etmesi gerektiğini gösteriyor.”
Bankalar sosyoekonomik konulara odaklanmaya başlıyor
Yapılan benchmark çalışmasında, bankaların çoğunluğunun gönüllü ESG raporlama standartlarını benimsediği ve uyguladığı görülürken, bankaların %57’sinin ESG faktörlerini, Risk Yönetimi Çerçevelerine henüz hem nitel hem de nicel yaklaşımları kapsayacak şekilde tam olarak entegre etmediği tespit edilmiştir.
Benzer şekilde, araştırma sonuçlarına göre bankaların çoğunluğunun sürdürülebilirlik çerçevelerini desteklediği ve kurumsal sosyal sorumluluk programları uyguladığı belirlenmiştir. Bununla birlikte, sürdürülebilirlik hedeflerinin tanımlanması ve beyan edilmesinin henüz yaygın bir uygulama olmadığı tespit edilmiştir. Değerlendirilen tüm bankalar, çevresel açıdan sorumlu ürünler sunarken, bankaların sadece %43'ü sosyoekonomik sorunları tam olarak ele alan bir ürün teklifi geliştirmiştir.
Hedefler ve teşvikler
Benchmark raporuna göre, açık ve ölçülebilir ESG hedeflerinin belirlenmesi, bankaların sürdürülebilirlik performanslarının ve başarılarının artırılmasında önemli destek sağlıyor. Bununla birlikte, araştırma kapsamında yer alan bankaların yalnızca %27'sinin sürdürülebilirlik çerçevelerine uygun olarak açık ve ölçülebilir sosyoekonomik hedefler belirlediği tespit edilmiştir. Öte yandan, değerlendirilen bankaların sadece %13'ünün Yönetim Kurulu ve üst yönetime yönelik olarak sürdürülebilirlikle ilgili finansal teşvikleri bulunmaktadır.
Daha geniş bir taahhüt yelpazesi
Raporda, hali hazırda sosyal hedefler belirleyen ve bu hedeflere ulaşan bankaların iyi uygulamalarına da yer verilmiştir. Örneğin Barclays, insan hakları konusunu, müşterilerinin durum tespiti sürecine dahil etmek üzere çalışırken; Citi, uluslararası standartlar ve bir müşterinin çevresel ve sosyal uygulamaları arasında çelişki olması durumunda, finansman koşulu olarak çevresel ve sosyal eylem planı geliştirilmesini hedeflemektedir. Araştırma kapsamında yer almayan Goldman Sachs'a da raporda atıfta bulunularak çeşitlilik konusunda artan eylemlerin bir örneği olarak Goldman Sachs'ın sadece çeşitlilik konusunu temsil eden en az bir Yönetim Kurulu üyesinin bulunduğu şirketlere halka arz konusunda danışmanlık hizmeti vereceği belirtilmektedir.